Kahvenin kimyasal yapısı ile ilgili detayları öğrenerek, vazgeçemediğimiz ve güne onsuz başlayamadığımız içeceklerden biri olan kahveyi yakından tanımaya ne dersiniz? Sizin gördüğünüz kahve çekirdekleri muhteşem kokusuyla ve kahverengi taneleriyle dikkat çekse de bu tanelerin içerisinde nelerin gizli olduğunu öğrenmekte fayda var. Özellikle kahve gurmeleri, kahvenin kimyasal yapısını yakından tanımalıdır.
Kahvenin içerisinde çok sayıda bileşen yer alır. Asidik maddeler, yağlar ve tabii ki kafein; en bilindik maddeler arasındadır. Hangi bileşen ne işe yarıyor, gelin yakından bakalım.
Kahvenin Bünyesinde Bulunan Maddeler
% 0,1 Uçucu aromatik maddeler
% 0,8 – 2,5 Alkali
% 4 Mineraller
% 4 – 5 Asit
% 11 Protein
% 10 – 13 Su
% 10 – 13 Yağlı maddeler
% 30 – 40 Karbohidrat
Editörün tavsiyeleri
Kahvenin Kimyasal Yapısında Yer alan Bileşenler
Kahvenin kimyasal yapısında aromatik bileşenler yer alır. Bu bileşenler o enfes kokunun kaynağını oluşturur. Kafein, kahve deyince akla ilk gelen bileşendir. Kahvenizi yudumlarken kendinizi enerjik hissetmenizi sağlayan, odaklanmanızı kolaylaştıran kafeindir. Ayrıca bu bileşenin yağ yakıcı etkisinden de bahsetmek mümkündür.
Pek bilinmeyen bileşenlerden biri kafestoldür. Kafestol, filtre kahvelerde yoğun biçimde bulunur. Bu maddenin kansere karşı koruyucu bir etkisi olduğu düşünülüyor. Kafestola benzer özelliklere sahip bir diğer madde kahveoldür. Kahvede yer alan asit olumlu etkiler sunan bir diğer bileşendir. Bu asidin enfeksiyona karşı etkili olduğunu, kanser riskini azalttığını söylemek mümkündür. Kahvenin kimyasal yapısında bulunan çok sayıda bileşenden biri fenolik asittir. Fenolik asit, antioksidan olarak tanımlanır.
Kahvenin Kimyasal Yapısı Kavurma Sonrasında Nasıl Değişir?
Kahvenin tadını belirleyen önemli detaylardan biri meyve asitleridir. Ancak kavrulma sonrasında meyve asidi miktarı azalır. Özellikle uzun kavurma sonrasında meyve asitlerinin etkileri tamamen yok olabilir. Kavurma işlemi, çekirdeğin yapısına uygun biçimde yapılırsa ideal tada ulaşmak, meyve asitlerinin lezzetini korumak mümkün olur.
Kavurma sırasında ortaya çıkan Maillard reaksiyonu amino asitlere ve karbonhidratlara etki eder. Bu durum tadın değişmesine ve çekirdek renklerinin farklılaşmasına yol açar. Kavurma sonrasında kahveyi hemen tükettiğiniz takdirde kimyasal reaksiyonların yol açtığı tat değişimlerine maruz kalırsınız ve ortaya çıkan tat, sizi memnun etmez. Bu nedenle kavurma işlemi sonrasında en az on gün beklemelisiniz. Böylece ideal lezzete ulaşırsınız.
Kahvenin İçindeki Vitamin ve Mineraller
Kahvenin içindeki vitamin ve mineraller, kahve içerek olumlu etkiler elde etmenizi sağlar. Bir fincan kahvenin içindeki vitamin ve mineralleri şu şekilde sıralayabiliriz:
- B2, B3 ve B5 vitaminleri kahvenin içerisinde, tüm faydalarıyla yer alır.
- Kahvede bulunan potasyum, günlük olarak tüketmeniz gereken potasyum miktarının %3’ ünü karşılar.
- Gün içerisinde tüketmeniz gereken magnezyumun %2’ sini kahve sayesinde tüketebilirsiniz.
- Bir fincan kahvedeki bakır oranı, günlük tüketmeniz gereken tutarın %1’ lik kısmına denk gelir.
Kahveni seç, modunu yakala!